geri

Delege Garreaux Hatay'da Son Günlerinde

 

   İntihap kanlı safhalar arzetmeye başladı. İskenderun, Antakya ve Reyhanlı'da çarpışmalar oldu; her tarafta asayişsizlik yüzünden intihap (seçim) büroları çalışamaz hale geldi. Asayişsizliğin düzeltilmesi bahanesiyle kumandan Collet, milis kuvvetleriyle Şam'dan Antakya'ya getirilmişti. Collet, Suriye'de isyanları şiddetle bastırmak, asmak ve kesmek, şehirleri, köyleri yağma ettirmek gibi kahhar (yok edici) ve cebbar (zorba) hareketleriyle tanınmıştı. Hatay'a gelmesi, iyilikten ziyade kötülüğe delalet eder şüphelerini uyandırdı, hatta yabancı unsurlar tarafından bu keyfiyet Türklerin imhasına matuf (yöne!ik) bir tedbir olarak gösteriliyordu. Yalnız Başkonsolos Karasapan, Collet'nin Türklere sempati gösterdiğini, delege Garreaux ile halledilemeyen meselelere tavassut (aracılık) edeceğini vaat etmekte olduğunu bize anlattı. Hakikaten küçük bir iki mesele için başkonsolosun telefonla müracaatlarını Collet, hemen müspet şekilde neticelendirmişti; hele Celal Karasapan'a "Benden bir şey istediğiniz zaman kışlaya telefonla bildirecek yerde mektup yazın, çünkü telefon muhaveresini delege Garreaux kontrol ettiriyor" yolundaki sözleri, bizde mevcut şüpheleri azaltmaya başlamıştı. Askeri mıntıka kumandanı sıfatıyla Collet'nin Türklere gösterdiği sempatiye tamamen zıt olarak delege Garreaux pek sert vaziyet almıştı. Reyhanlı vakasında bizzat müfreze kumandanlığı yaparak Halkevini basması, intihap komisyonu azalarıyla sıkı temasları bulunan bazı Hıristiyan ve Alevileri fazla taşkınlığa sevk etmesi, Garreaux'nun aşikar surette (açıkça) Türkler aleyhinde çalışmakta olduğunu gösteriyordu. Bundan başka konsolosun onunla her temasında fena intibalarla ayrılması, Ankara'da söz vermiş olduğu icraattan hiçbirini yapmaması, Antakya Belediye Meclisi'ne üç Türk aza almak hususundaki vaadini dahi pazarlık mevzuu yaparak atlatmaya çalışması, iyi niyetle hareket etmediğine birer misal teşkil ediyordu.

   Antakya şehri, tel örgüler ve barikatlarla iki cepheye ayrılmış bir harp meydanı manzarası arz ediyordu. Resmi daireler, çarşılar kapalı idi; herkes her an vukuu melhuz (çıkacağı sanılan) hadiselere intizar etmekte idi. Türk mahallelerini muhtemel taarruzlardan korumak için eski ihtiyat zabitleri ve parti polis teşkilatı tarafından gece devriyeleri ihdas edildi (konuldu); köşe başlarına nöbetçiler dikildi. Cephelerde ve şehrin bazı semtlerinde Collet'nin inzibat kuvvetleri ve Cezayirli Fransız askerleri dolaşmakta, nöbet beklemekte idi. Bununla beraber bazı yerlerde kavgalar, çarpışmalar oluyordu. Bir gece Dörtayak mahallesinde bir Ermeni mülazımın kumandasındaki jandarmalarla silahlı bir müsademe (çatışma) neticesinde iki jandarma neferi ölmüştü. Başkonsolosun, resmi otomobili ile dolaşırken, iki yerde tecavüze maruz kalması, Türklerin pek gergin olan sinirlerini büsbütün tahrik etti; 2 Haziran günü konsoloshane önünde yapılan muazzam nümayişi müteakip (ardından) kanlı vakalar oldu. O gün Karasapan'ın delege nezdinde enerjik teşebbüsü üzerine kumandan Collet, inzibat işlerini eline aldığından, sahneye daha faal (etkin) bir rolle çıktı. Asayişsizliğin artması, hükümet kuvvetleri ve Arap cephesine mensup unsurlarla Türkler arasında vukuatın tevali etmesi (sürmesi) sebebiyle intihap işleri resmen beş gün tatil edildi. Garreaux, Ankara'daki vaatlerinden hiçbirini, bu meyanda Antakya Belediye Meclisi'ne üç Türk aza alınmasını dahi tahakkuk ettirmemişti (gerçekleştirmemişti).

devam