Gümrük
Suriye ile Hatay arasında siyasi ve askeri bir hudut, bir gümrük barajı mevcut değildi. Bilakis Türkiye Cumhuriyeti'yle gümrük ve pasaport muameleleri devam ediyordu. Tarafımızdan hiçbir mucip (gerekli) sebep bulunmadığı halde, bir gün ansızın Suriye hükümetinin, Hatay'dan giden yolcuları ve eşyayı Suriye hududunda, gümrük muamelesine tabi tutmaya başladıklarını huduttaki karakollarımız haber verdi.
Tam akşam üzeri başlayan bu harekete süratle mukabil
tedbir almak icap ettiğinden, biz de o gece sabaha kadar bir Hatay gümrüğü ihdas etmek kararını alarak derhal tatbikine giriştik ve gece karanlığında hudut boyunca müteaddit (çeşitli) noktalara silahlı gümrük muhafızları ikame etmek (koymak) suretiyle, Suriye gümrüğünün karşısında bir Hatay gümrüğü tesis ettik. Ticari mübadele şimdiye kadar en çok Suriye ile yapılagelmekte olduğundan yeni vaziyet, Hatay'da telaş ve endişeyi mucip (neden) oldu. Bazı muzır propagandalar ve fena tefsirler de yayılınca, Hatay'da iktisadi buhran, bahusus buğday kıtlığı baş göstereceği rivayetleri endişeyi arttırmaya başladı. Halbuki biz hükümet olarak vaziyeti tahlil ederken Hatay'ın istikbali bakımından bu hareketi hayırlı alamet olarak tespit etmiş olmakla beraber, ortada dolaşan rivayetleri çürütücü tedbirler almakta gecikmemiştik. Fevkalade Murahhaslık kanalıyla Ankara'ya vaki olan müracaat üzerine Adana'dan iki vagon buğday hemen İskenderun'a sevkedilmiş, Payas'taki Türk gümrüğünün kaldırılması hususunda müstacel tedbirler (acele önlemler) alınmış olduğunu öğrenmekle müsterih olmuştuk (rahatlamıştık). Keyfiyet, derhal umumi efkara aksettirilince, kısa zamanda endişe ve telaş, memnuniyet ve sevince münkalip oldu (dönüştü).Mukabil tedbir olarak gümrük ihdas ettiğimiz gece saat 12'de Collet ile telefonla konuştum. Suriye'nin niçin böyle bir işe kalkıştığını sordum. Katiyen malumatı olmadığını, Beyrut'tan Haut-Commissaire'den öğrenerek bildireceğini söyledi. ertesi günü sabah 9'da başvekalete geldi. Gerek Haut-Commissaire'in gerek Halep'teki Fransız otoritesinin katiyen muvafakatı (izni) alınmadan Suriye hükümetinin gümrük ihdasına (koymaya) kalkıştiğını, bundan vazgeçmelerini Suriye'ye tavsiye ettiklerini, bize de aynı tavsiyeyi yapacaklannı beyan
etti. Böyle bir tavsiyeyi kabul etmeyeceğimizi, şimdiye kadar bütün kararlarımızda ve icraatımızda statüye riayetten uzaklaşmadığımızı, halbuki Suriye'nin bu hareketiyle statünün ihlal edildiğini, mesuliyetin tamamen Suriye'ye raci olacağını, bundan sonra bizim de artık statüye riayet (uymak) mecburiyetimizin kalmadığını izah ettim. Benden aldığı cevapları Haut-Commissaire'e bildireceğini söyleyerek ayrıldı. Collet, Açıkalın'a vekalet etmekte olan konsolos Ahmet Umar'a gitmiş ve Suriyelilerin hata ettiklerini, bundan vazgeçmeleri için teşebbüse geçeceklerini söylemiş, Hatay hükümetinin de vazgeçirilmesini istemişti.Fevkalade Murahhas vekilinin iştirakiyle, Devlet Reisi'nin riyaset ettiği kabine toplantısında, kararımızdan asla ricat etmemeyi (geri dönmemeyi), bilakis gümrük teşkilatını tevsi (genişletmeyi) ve takviye etmeyi zaruri gördük. Ankara'da bulunan Açıkalın Hatay'a döndü. Hatay hükümetince statüyü ihlal edici hareketlerden tevakki edilmesini (sakınılmasını), gümrük meselesinde muayyen bir tarihe kadar Suriye'den gelecek eşyadan resim alınmamasını, fakat gümrük hat ve muhafızlarının devam ettirilmesini, Türkiye ile Hatay arasındaki gümrüğün kaldırılması için Büyük Millet Meclisi'ne bir kanun tasarısı sunulacağını söyledi.
Gümrük meselesinde Suriye gazetelerinin kopardıkları yaygaralara mukabil Lübnan ve Suriye'deki Fransızca gazeteler, Suriye hükümetinin hatalı hareket ettiğini, Haut-Commissaire'in Suriye ile Hatay arasında mutavassıt (aracı) rolü ifa ederek her iki tarafi bundan vazgeçirmek istediğini yazdılar. Collet de bugünlerdeki görüşmelerimizde hep gümrük işinden vazgeçmemizi tekrar ediyordu.
İskenderun gümrük idaresi tamamen Sancak hükümetinden kalma memurların elinde idi. Bunların başında bir de Fransız umum müdür vardı. Suriye ile aramızda gümrük hattı teessüs ettikten (kurulduktan) sonra İskenderun gümrük idaresiyle meşgul olmanın sırası gelmişti. Sabık (eski) idare zamanında İskenderun gümrük varidatı (geliri), mesalih-i müştereke (ortak işler) namı altındaki masraflara karşılık olarak Haut-Commissaire tarafından alınırdı. Bunun miktarı bizce malum olmadığı gibi eski sancak bütçesinde de gösterilmemişti. Hatay hükümetinin İskenderun gümrüğünü ele almaya karar verdiği, badema (daha sonra) varidatın Hatay maliyesine teslimi gerektiği yolundaki tebliğimiz, gümrükteki eski memurların mukavemetiyle karşılaştı. Bunun üzerine Umum Müdürlüğün varidat ve muhasebe işlerine yeni Türk memurlar tayin ederek mekanizmanın ele geçirilmesine çalıştık. Fakat eski memurların zaman zaman işleri sabote eden hareketleri eksik olmuyordu. Collet'den de şikayet ve protestolar geliyordu.
Aradan çok zaman geçmeden, eski memurlardan bazılarının geceleri gümrükten evrak, dosya, para kaçırmakta oldukları, bunları oradaki Fransız şeflerin emirleriyle yaptıkları bize haber verildi. Bunun üzerine gümrüğü tamamen işgal edeceğimizi, eski memurların tamamen yeni umum müdürün emrinde çalışacaklarını, Fransız mütehassısların da arzu ederlerse kadroda ipka edileceklerini (kalacaklarını) Collet'ye bildirdim. Şükrü Kanatlı ile mutabık kalarak herhangi bir hadise karşısında askeri yardımlarını temin ettikten sonra, bir sabah erkenden fevkalade inzibat tedbirleri alarak gümrüğü işgal ettik.
İskenderun'da Fransızların henüz bir tabur askeri vardı. Kışla ve askeri müesseseler bunların ellerinde idi. Hiçbir vaka
olmaksızın gümrük, bütün teşkilatı ve antrepoları ile Hatay idaresine geçti. Fakat gümrük kasasında hiç para çıkmadı.Bundan sonra gümrük varidatının Hatay bütçesine ilavesi ile maliyemiz sıkıntılı vaziyetten kurtulmuş oldu. Suriye ile Hatay arasında gümrük barajı teessüs ettiğinden (kurulduğundan), Türkiye gümrüğü henüz kaldırılmadığından Hatay'ın bütün tüccarının mübadeleleri İskenderun limanına münhasır kaldı. Bu sayede tonaj miktarı ve gümrük hasılatı birden arttı. Böylece, Suriyelilerin, Hatay'a karşı gümrük kurarak Hatay'ı iktisadi tazyik altında bırakmak, buhran yaratmak, bunun neticesinde Hatay'ı tuttuğu yolda muvaffak etmemek gayeleri suya düşmüş, teşebbüsleri beyhude bir gayretten ibaret kalmıştı.
Collet, gümrüğün işgali münasebetiyle yaptığı protestolarda Ankara İtilafnamesi mucibince (gereğince) İskenderun gümrüğünde Türkiye'nin de alakası bulunduğunu, bundan dolayı Hatay'ın şimdi Türkiye, Fransa ve Suriye'ye karşı cephe almış olduğunu ileri sürüyordu.