geri

İntihap Vaziyeti

 

   İntihap vaziyeti, bugüne kadar aleyhimize netice almak için sarfedilen bütün gayretlere rağmen, Türk unsurunun geri kalmadığını gösteriyordu. Arap bloku, mevkuf (tutuklu) bulunan liderleri serbest bırakılmadıkça intihaba gelmeyeceğini ilan etti. İntihap Komisyonu bunu da ileri sürerek beni tekrar protesto etti ve mevkufların bırakılmasını istedi. Protestolarının yersiz olduğunu ve mevkuflar hakkındaki taleplerinin ancak kanun yolu ile yapılabileceğini kendilerine anlattım. Bir hafta evvel dairesine kadar gidip kendisini ikaz etmiş olduğum yerli savcı istintak (sorgu) dairesindeki dosyaları, tavsiyelerime rağmen, gene İntihap Komisyonu Savcısı'na açık bulundurmaktan çekinmemişti. Bu hatalı harekette ısrarını görünce hemen kendisini vazifesinden uzaklaştırdım. Yerine Avukat Cemil Yurtman'ı savcı tayin ettim. Bu keyfıyet Collet ile aramızda münakaşayı mucip (neden) oldu; adli işlere müdahale hususu mevzuubahs edildi. Nihayet Collet vazifeye başlarken Beyrut'ta Fransız Fevkalade Komiseri'nin kararıyla Hatay'da örfi idare ilan edilmiş olduğu, ancak tatbikatta bunun yalnız hukuki sahada memurlara ve siyasi suçlulara tatbik edilmesi lazım geldiği mütalaasına istinat ederek azil ve tayin kararını vize edebileceğini söyledi. Bu suretle benim adliye işlerine de karışabilmem fiilen mümkün olmuştu.

   Memlekette teessüs eden (sağlanan) asayiş ve emniyete rağmen Arap blokunun intihaba iştirak etmekten vazgeçmesi üzerine, İntihap Komisyonu, intihap işlerini durdurduğunu Collet'ye resmen tebliğ etti; o da bunu bana resmen yazdı.

   İntihap bir türlü tekrar başlamıyor, bilakis komisyonun Hatay'ı terk edeceği rivayet ediliyordu. Bir sabah Collet daireme geldi ve komisyonun buradan gitmek için emir aldığını haber verdi. O gün akşam tekrar görüştüğümüzde komisyon azalarından bir ikisinin, bir kısım Alevi ve Hıristiyanları tahrik ederek komisyonun gitmesini protesto ettirdiklerini, hatta bir iki köyde halkı isyana teşvik edici sözler sarfeylediklerini öğrendik. Komisyon azalarının Hatay'dan ayrılmakta acele etmedikleri bizce malum olmuştu; binecekleri vapuru Beyrut'ta sıcakta beklemektense burada bir iki gün daha kalmayı tercih etmişlerdi.

devam